Ana içeriğe atla

SAYHA - İLKER SONER


Rüyaları ırmaktan uzak bir yerde,
Sokağın ortasında boğulan bir kadın;
Mahkûm olmuştu ânın raksına,
Hafif kıvırdığı beli ve inceden çıkık kalçasıyla.

Sokağa yenik düşmüş kaderiyle,
Onlarca çocuk adam ve kadın.
Hepsi birer figüran edasıyla,
Bu basit ve olmazsa olmaz rolün.
En içten icrasıyla, o kadına ve bana
Hatırlattılar hayatta olduğumuzu.

Belki de sırf bu sebepten;
Bir insan için,
Koskocaman bir medeniyeti silebilirdim tarihten.

Bir sigara yaktım.
Odasına girdi kadın.
Tanrı ise sigara içmez.
Odasını görür, rüyasını bilir kadının.

Beni de...
Üflemeseydi boğulacağını bildiğimi de
Ve beni boğan nefesi de
Bilir Tanrı.


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEBEP - İLKER SONER

Öncesi olmadı yokun Sen bir yokluk kavurdun Üfledin çıkan dumana Dağıldı kokusu dünyamızda. Nedir bu his alaca Nefesin mi Yoksa Yok mu  Kalır burnumuzda. Şimdi Ne sebeptir  Ne sebep olamaz İntiharımıza...  

HAKİKATLERİN ACI EŞİĞİ - İLTÜZER OKAN

Hayatımızda doğruluk adı altında yaşadığımız her ne varsa, tamamının sınırında durulan bir nokta vardır: Hakikat... Çok basittir ama çoğu zaman basit diye dikkate alınmayan bu hassas nokta, ‘acı eşiğinin’ zorlandığı an onunla yüzleşmek zorunda kalınır. Bu yüzleşme kimi zaman hakikatin kendisiyledir, kimi zaman ise sadece acısıyladır. Reis Bey (Hâkim)... Hakikatin hem kendisiyle hem de acısıyla yüzleşen adam. Duruşma esnasında kullandığı “ Suç her zaman edebiyata muhtaçtır. Siz kupkuru hakikate cevap veriniz! ” cümlesi, onun hayata bakışının, kendi gözünde doğru olduğuna inandığı gerçeklerinin bir ifadesini verir. Fakat her gerçek doğru mudur? Bu soruyu kendi elleriyle yazdığı mahkeme defteri yanıtlar: Hakikati biliyor, fakat hakikatle çelişse bile kendi doğrusunu uyguluyordu. Yargıladığı bir genci suçlu olduğuna inanmadığı halde idama mahkûm etmişti. Kendince doğru olanı yapmıştı ve bunu “ Mahkum ettiğim o değil, mücerret fiildir... Varsın, bir kötünün bürünmesi ihtimali olan masu