Ana içeriğe atla

GÖNÜL BOHÇASI


Arkadaşlar merhaba. Mutluluğun tarif edemeyeceği bir duyguyu sizlerle paylaşmak istedim ve ilk olarak bloğumuza katkı sunanların emeklerini değerlendirerek onlara sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Son günlerde bloğumuza yapmış olduğunuz yoğun ilgi ve okunma oranlarının artmasından dolayı da sizlere çok teşekkür ederim. Aynı zamanda yine son haftalarda blog ile daha çok kişi etkileşime geçiyor ve gün geçtikçe blog yazılarının okunma sayısı da artış gösteriyor. Bu durum bizim için, değer verdiğinizi göstermesi açısından oldukça güzel bir durum. 

Tenâkuz blog yazarlarımızın kavramlara her yönden bakması, anlamlandırma çalışmalarını yapması ve özellikle de edebiyata yeni bir bakışı sunabilme çabası, sizlerin geri dönüşlerinin bizlere gerekli desteği sunması yönüyle önemli bir süreci yakaladı. Bu yönüyle bizlere daha çok dönüş yapmak ve çalışmaların sıklıklarını da iyileştirici ya da geliştirici bir yönde ulaştırma durumları açısından 'tenakuzlar@gmail.com' hesabı ile iletişime geçmeniz ya da sosyal medya hesapları ile iletişim kurmanız bizler için oldukça önemli. Siz okuyucularımıza daha etkin ve kapsamlı bir okuma sunmak için çok çabalıyoruz. Bu yönde tekrardan teşekkür ediyor ve Nuri Pakdil'in, "kalem benim kale'm" ifadesi ile "Gönül Bohçası" konuşmamızı sonlandırıyorum. Sağlıcakla ve esenle kalın...

TENÂKUZ Genel Yayın Yönetmeni




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEBEP - İLKER SONER

Öncesi olmadı yokun Sen bir yokluk kavurdun Üfledin çıkan dumana Dağıldı kokusu dünyamızda. Nedir bu his alaca Nefesin mi Yoksa Yok mu  Kalır burnumuzda. Şimdi Ne sebeptir  Ne sebep olamaz İntiharımıza...  

HAKİKATLERİN ACI EŞİĞİ - İLTÜZER OKAN

Hayatımızda doğruluk adı altında yaşadığımız her ne varsa, tamamının sınırında durulan bir nokta vardır: Hakikat... Çok basittir ama çoğu zaman basit diye dikkate alınmayan bu hassas nokta, ‘acı eşiğinin’ zorlandığı an onunla yüzleşmek zorunda kalınır. Bu yüzleşme kimi zaman hakikatin kendisiyledir, kimi zaman ise sadece acısıyladır. Reis Bey (Hâkim)... Hakikatin hem kendisiyle hem de acısıyla yüzleşen adam. Duruşma esnasında kullandığı “ Suç her zaman edebiyata muhtaçtır. Siz kupkuru hakikate cevap veriniz! ” cümlesi, onun hayata bakışının, kendi gözünde doğru olduğuna inandığı gerçeklerinin bir ifadesini verir. Fakat her gerçek doğru mudur? Bu soruyu kendi elleriyle yazdığı mahkeme defteri yanıtlar: Hakikati biliyor, fakat hakikatle çelişse bile kendi doğrusunu uyguluyordu. Yargıladığı bir genci suçlu olduğuna inanmadığı halde idama mahkûm etmişti. Kendince doğru olanı yapmıştı ve bunu “ Mahkum ettiğim o değil, mücerret fiildir... Varsın, bir kötünün bürünmesi ihtimali olan masu