KONU “İMAM NİKÂH VE RESMİ NİKÂH”
Çaresaz, Milli
Mücadele’nin önemli isimlerinden ve edebiyatçılarından Halide Edip Adıvar eseridir.
Türkiye çağdaşlaşma sürecinin 1961’li yıllarında ele alınır. Adıvar, İstanbul
hayatında yaşananları kısa roman şeklinde sunar. Herkesin bildiği gibi Adıvar, Milli
Mücadele dönemi kahramanı ve yazarıdır. Ama bu eserde, kendi kabuğunda kavrulduğu
İstanbul hayatı görülür.
Eserin İçeriği;
Romanın başkahramanı
olan Mediha; daha küçük yaşta iken annesini kaybeder ve 5-6 yaşlarına
kadar evin hizmetçisi tarafından büyütülür. Babası, Sultan II. Abdülhamid’in
kilercibaşı kadrosundan Selim Bey’dir ve Sultan’ın tahttan indirilmesiyle
görevinden ihraç edilir. Eşini ve işini kaybeden Selim Bey -kendi sonunu
hazırlayacak- içkiye başlar. Mediha işe yakın komşuları olan Nikolakiler’in de
yardımıyla bir süre sonra yatağa düşen ve vefat edecek olan babasına bakar.
Anneden sonra baba ölümüne de şahit olan Mediha, çok çalışır ve Üsküdar Koleji’nden
mezun olarak öğretmenliğe başlar. Mediha hem öğrencileriyle birebir ilgilenen
hem de mahalle ahalisine elinden geldiğince yardım eden kişidir. Her derde
yüreğinden gelen yardımlar sunmasından dolayı, mahalleli kitabında ismi
“Çaresaz”dır. Çaresaz; çare bulan, derde derman...
Kendisini öğretmenliğe,
yardıma ve de roman yazmaya adar. Hayatın getirdiği sıkıntılar içinde
yoğrulurken; aynı köşkte annesi ile yaşayan Münir ile tanışır. Münir’in
validesi Neriyye Hanım ise hastadır. Bunu duyan Çaresaz, yardım için ziyaret
eder. Bu ziyaret Münir’in de annesi Neriyye Hanım’ın da hoşuna gider. Bir zaman
sonra Tifo hastalığına yakalanan Münir’e Çaresaz’ın bakması rica edilir,
Çaresaz çalıştığı okuldan izin alarak Münir ile ilgilenir. Kısa zaman sonra
Çaresaz’ın desteğiyle Münir, hastalığını yener. Ancak daha sonra ciğerlerinden
hastalanan Münir için Çaresaz, okuldan istifa eder ve dersleri evinde vermeye
başlar. Bu destek ve yardımlar karşısında Çaresaz’a köşkten oda verirler ve 4
yıl kadar aynı köşkte yaşarlar.
Nihayet Münir, hâkimlik
derecesine ulaşır. Bu süreçte kendisini rahatsız eden duygularda kaybolur; dost
bildiği Çaresaz’ın bir gün ‘başkasıyla evlenmesi ve evden ayrılması’ düşüncesi
dayanılmazdır. Bir gün bu durumu Çaresaz ile konuşur. Konuşma neticesinde “İmam
Nikâhı” kıymaya karar verilir. Ancak burada Münir, kendisi için hayatına başka kadını
alabileceğini, Çaresaz’a belirtir. Çaresaz ise onun duygu ve düşüncelerine
saygı duyduğunu, bir evlilik yaparsa mevcut düzenlerinin bozulmayacağını belirtir.
Nikâhtan sonra 2 yıl kadar mutlu yaşarlar; ta ki bir doğum günü partisinde
Münir, Şehnaz isimli bir bayanı görüp onunla tanışana dek. Münir artık gönlünü
kaptırmıştır Şehnaz’a. Durumu önce “İmam Nikâhlı eşi” olan Çaresaz’a anlatır. Annesini
zorla ikna ederek, “Resmi Nikâh” olması şartıyla Şehnaz’ın babası ikna edilir
ve evlenirler. Ancak Şehnaz, Çaresaz’ı hep kıskanır ve kocasının duygularındaki
değişimleri, Çaresaz’a bağlı değerlendirir. Çünkü Çaresaz, Münir’in can dostu,
sırdaşı ve en önemlisi de “İmam Nikâhlı” eşidir. Günler böyle devam ederken
Şehnaz hamile kalır, ancak yaşanan sağlık problemleri nedeni ile çocuk alınır. Şehnaz
bu durumdan, Çaresaz’ı sorumlu tutar. Böyle bir düşünceye ise, herkes karşı
çıkar. Tüm bu olumsuzluklar üzerine Çaresaz gitmek ister, ancak Neriyye Hanım
hatırına köşkte kalmaya devam edip derslerine ve romanına devam eder. Şehnaz’ın
kıskançlığı ve Çaresaz’ın sessizliği sürerken Şehnaz ikinci bir hamilelik
sürecine girer. Yazık ki Neriyye Hanım torunu doğmadan iki ay evvel vefat eder.
Hem hamileliğin verdiği duygusallık hem de Neriyye Hanım’ın vefatı üzerine
Şehnaz’ın kıskançlığı ve kini artar. Çaresaz, Nikolakiler’in apartmanından
aldığı daireye taşınır ve bu süreçten kurtulmak ister. Ancak Münir hiç vakit
kaybetmeden Çaresaz’ın peşinden gider ve
af diler. Şehnaz’dan boşanacağı sözünü verir ve buna karşılık Çaresaz’ın da
doğuma kadar Şehnaz’ın yanında kalmasını şart koşar. Nihayet Şehnaz aylar sonra
kız çocuk doğurur. Ancak Münir, Şehnaz’ı ve babasını razı ederek boşanma kararı
alınır ve evlilik sonlanır. Münir sonunda Çaresaz’ın yanına taşınır ve huzurlu
hayatına başlar.
Eserin Analizi;
Çaresaz eseri ilk olarak,
1961 yılında Cumhuriyet Gazetesi’ne tefrika edilmiştir (roman, belirli bölümler
şeklinde yayınlanmıştır). Daha sonra 1972 yılında kitap olarak ilk basımı
yapılmıştır. İçerik olarak bir erkek ve iki kadın; biri ‘Resmi Nikâh’ diğeri
ise ‘İmam Nikâh’ olan eşlerin konusu irdelenmiştir. Konu genelinde, bir tarafta
vefa diğer tarafta aşk; bir yanda çaresizlik diğer yanda kıskançlık... Asıl
ismi Mediha olan Çaresaz, Münir ile hastalıktan kaynaklı bir yakınlaşma ve
yardımın da bir göstergesi olarak aradaki bağı artıran ve Çaresaz’ın konağa
yerleşmesine etki eden durumdur. Kimsesiz olan Çaresaz’ın Münir’in köşküne
yerleşmesi, tutunacak dal araması ile de ilişkilendirilebilir. Hayatta herkesin
korunmaya ihtiyacının olduğu, söz konusudur. Belki bir baba şefkati, belki bir
abi koruması, belki de hayatta birlikte yol yürüyeceği bir eş, bir yâr, bir
yâren. Eser içeriği bu yönde belirtilmemiştir, ancak temele inildiğinde bu
durum gözlemlenir. Ayrıca kimsesi olmayan genç bir kızın kendini bunlara mecbur
hissetmesi ihtimali de eserin içeriğinde baskındır. Bunun yanı sıra farklı
amaçlar için de olsa, aynı köşkte yaşamaları, aralarında duygusal bağın
oluşmasında etkindir. Neriyye Hanım ve Münir’in hastalıklarının bitmesine
rağmen Çaresaz’ın köşkten ayrılamaması da buna örnek verilebilir. Münir,
Çaresaz’ın gitme ve başkasıyla evlenmek isteyebilme düşüncesiyle boğuşur. Ve bu
bir korkudur. Buradaki korkunun sebebi, ‘Birine Alışma’ göstergesidir. Hayatta
hepimizin içinden koparıp atamadığı insanlar ya da nesneler mevcuttur.
Diğer bir husus ise
Çaresaz ile evlenseler bile düzenlerinin bozulmayacağı ve hep özgür kalacakları
şeklindeki sükûnettir. Bu konuşma sonunda İmam Nikâhı kıyılarak aynı evde yaşanır.
Dikkat edilmesi gereken konu; Münir’in bir gün âşık olabileceği biriyle
evlenebilmesi ve bu durumun gayet normal karşılanmasıdır. Ve Münir bir gün,
Şehnaz isimli bir kadınla evlilik kararı alır. Evlilik ile beraber ise
kıskançlık, Resmi Nikâhlı eşte gözlemlenir. Böyle bir durumda köşkten ayrılma
gerçekleşir. Bu belki bir kaçıştı belki de bir kurtuluş; tam olarak bilinemez.
Fakat kimse değer ve saygı görmediği ortamda fazla kalamaz-dı-. Münir’in de Şehnaz’a
zamanla tahammülsüzlüğü artar. Bu durum Münir’in, Çaresaz’ın ayaklarına kapanıp
af dilemesinde etkendir. Ancak vicdan ön plandadır ve Çaresaz, kadının doğum
anına kadar olayları görmezden gelir. Bu durum, bir anlamda Münir’e olan
sevgisini göstermektedir. Münir’in de değeri, vefayı, anlayışı, sevgiyi
Çaresaz’da bulması, ondan ayrılmak istememesine kapı aralar.
Günümüzde hem imam hem de
resmi nikâhlı evliliklerin, kadın haklarına yönelik çalışmaların artması ile
beraber azaldığı görülmektedir. Ancak bazı bölgelerde halen devam ettiği de söylenebilir.
Diğer bir ifade ise, imam nikâhı adı altında evliliklerin yapılmasında, dini
bir ölçeğin kullanılarak yönelimi söz konusudur. Kitap içerisinde bu durum ise,
farklı şekilde irdelenir. Bu yön, kaybetme korkusundan dolayı ilk eşe İmam
Nikâhı kıyılması ve aşk adına bir diğerine Resmi Nikâh kıyılmasıdır. İkinci
eşe, eser içerisinde İmam Nikâhı kıyılmaması kafamızda bir takım soruların
ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Belki de İmam Nikâhı kıyılmıştır ancak
eserde bu durumun belirtilmemesi, en temel eksiklik olarak görülebilir -ya da
bilerek eksiltilmiştir-.
Not: Evlilik aşkı bitirir mi bilemem
ama ‘değer vermek, saygı duymak, vefa
bilmek’ evliliği zedelemez. Aksine aşk bitse dahi evliliği ayakta tutacak
değerler, her daim mevcuttur.
Müzdelife YILMAZ
cok güzel özetlendirilmiş. 🙂
YanıtlaSilteşekkürler 🌸
SilKesinlike analiz çok yerinde ve kıvamında olmuş 👏
YanıtlaSilBeğeniniz için teşekkür ediyorum 🌸
Sil