Ana içeriğe atla

YİNE BİR GÜN HAYRET ETMİŞİM - FARUK SARIKAVAK


Güzel bir yaz günü. Ailecek pikniğe gitmişiz. Ben çimlerin üstüne yayılmışım; babam mangalda etleri pişiriyor. Bu sırada yavaş yavaş çevremize arılar toplanmaya başlıyor. İlk başta korkup kaçmayı düşünsem de babamın ‘sen onlara bir şey yapmazsan onlar da sana yapmaz’ demesiyle olduğum yere çakılıyorum. Arıların arasından iri olanı gözüme çarpıyor; muhtemelen eşek arısı. Birden aklıma bal arısıyla olan farkı geliyor. Birisi iğnesiyle can alırken diğeri kendi canından geçiyor. Bu aydınlanmaya erişip hayretler içinde kalıyorum.
***
Çocukken gittiğim cami hocasının anlattığı ders aklıma geliyor: Konumuz kıyamet. “O öyle bir gün ki çocuklar, kimsenin kimsede hakkı kalmayacak. Boynuzsuz koç, boynuzlu koçtan hakkını alacak.” O dersteki hayretim aklıma geldikçe hayret ediyorum.
***
Teşkilata, derin devlete meraklı olduğum sıralar. Elimde Yakup Cemil’in hayatını anlatan bir kitap. Ülkesi için her türlü fedakârlığı yapan, Bab-ı Ali baskınında Harbiye Nazırı’nı vurup vatan hainliğinden infaz edildikten sonra ölüsüne iade-i itibar yapılıp ailesine vatana hizmetten dolayı maaş bağlanan adamın hikâyesi. Her sayfasında gözlerimi daha da açarak hayretimi devam ettiriyorum. 
***
Evdeyim. Günlerdir de çıkmıyorum. Tarihi bile unutmuşum. Tüm can sıkıntımı sağ elimde birleştirip kumandaya yükleniyorum. Alakasızca, bir yere varmayı amaçlamadan kanalları değiştiriyorum. Abimin odasından yüksek bir şekilde müzik sesi geliyor. Bir haber kanalında mola veriyorum. Bugün 1 Mayıs’mış. Ekranda yürüyüş yapan insanlar gözüküyor. Ellerinde pankartlarla bağırıyorlar. O sırada sadece eylem yapanların değil, hayatın herhangi bir zaman diliminde bile kimsenin dikkat etmediği, etse de acıyan gözlerle baktığı birisi gözüme ilişiyor: Çöplerden kendisine ekmek parası çıkarmaya çalışan, belki ortaokula bile gitmeyen bir çocuk. Oldukça sinirlenip “bu nasıl bir iş” deyip içimden küfrediyorum. İşte tam o anda, yavaş yavaş komünistliğe geçiş yapan abimin odasından gelen, soruma merhem olacak bir ses yankılanıyor. Abimin komünist olayım derken erdiğini düşünüp hayret ediyorum. Selda Bağcan söylüyor: “Adaletin bu mu dünya?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

RASİM ÖZDENÖREN DENEMELERİNİN GENÇ OKURA ETKİSİ ÜZERİNE-ASIM GÜLTEKİN

Rasim Özdenören’in kitaplarıyla ilk karşılaştığımda (1991) 16 yaşındaydım. Denemeleriyle karşılaştım ilk önce,  Müslümanca Yaşamak’ ı ya da  Kafa Karıştıran Kelimeler ’i okumuştum evvela. Ve ardından diğerleri... Zihnimde muhteşem bir etki yapmıştı Özdenören’in yaklaşımı. O deve-iğne misalini hâlâ unutmamışımdır. Allah’ın her şeye kâdir oluşunun gündelik hayata yansıyış şekli üzerinde anlaşamayan iki adam vardır misalde. Biri “Allah deveyi iğnenin deliğinden bile geçirir. Bunu iğne deliğini büyülterek yapar.” derken öbürü; “Elbette Allah her şeye kâdirdir, ama bu işi deveyi küçülterek yapar.” demektedir. Rasim Özdenören ise bu iki yaklaşımdaki tehlikeye dikkat çekerek iki yaklaşımda da insanın kendini merkeze almaya, kendini tanrılaştırmaya çalışmasından izler bulunduğunu söylemektedir. Onu okumakla bir şeyi fark etmiştim. Modern çağda yaşayan bir Müslümanın kendisini kuşatan kirli modern düşünüş tarzlarını fark etmesi son derece zorlaşmıştır ve çoğunluğun düştüğü bu d...