Ve ben en çok senin için ağladım küçüğüm.
Senin için çektim cümleleri ciğerimden.
Kentin hıçkırıklarını büyüttüm sinemde.
Onardım yalnızlığımı Ebu Zer gibi.
Onardım,
Ötelerdeki nefesi sana duyurur gibi.
Büyüttüm hüznümü cismin ötesini görebilmek için.
Büyüttüm,
Eşyanın ruhuna dokunur gibi.
Birr’in yadına düşürülmesi için,
Dilendim kelimeleri mavinin derinliğini anlatabilmek için.
Senin için ey!
Ve ben hangi çocuğun gözyaşına dokumdumsa,
Hep aynı rengi gördüm.
Taşların dillerini çözdüm bir gecenin ayazında.
Kentin karanlığını gördüm,
Ve abandım tılsımına hakikatin.
Abandım,
Göz yaşlarımı yıkamak için.
Hayata dokundum bir pencere kenarında.
Büyüttüm mukaddes ateşimi bir güneşin doğusunda.
Bir kimsesiz derviş edasıyla adımladım hep sokakları.
Senin için küçüğüm, ben, hep sadakalarımı süsledim.
Gecenin selalarında,
Secdeler büyüttüm bağrımda.
Muştular dilendim gönlümün dergâhında.
Senin için ey!
Bize bir Amentü ferahlığı,
Bize bir Hızır yolculuğu gerektir bizlere dostlarım.
Kuşların dillerini çözebilmek için.
Ve bir diriliş gerekti bizlere,
Bir çocuğun incinmişliğiyle bakabilmek için dünyaya...
Şükür ey!
Yorumlar
Yorum Gönder