Ana içeriğe atla

KELEBEK ÖMÜRLÜ ŞARKILAR - ZEYNEP SANDALOĞLU


Müzik, insanoğlunun doğumundan ölümüne kadar var olan en kalıcı ritimlerden bir tanesidir. İnsan kendi duygu haline uygun şarkılarla anlam bulabilir. Şarkı sözleri, anlatmak isteyip de anlatamadıklarımızı sanki kendi içinizi okuyormuşçasına duygularınıza tercüman olur. “Şarkıların da ömrü var mıdır?” diye düşündüm geçenlerde. Şarkılar da insanlar gibi kimi zaman tükenir kimi zaman da yeniden canlanır tozlu sayfaların arasında. Güldürür mü, ağlatır mı, ölümlü müdür ölümsüz müdür gibi, bir sürü sorular aklımdan geçti. ‘Evet’ dedim kendi kendime onların da ömürleri var. Kimi şarkılar bir kelebek misali bir günde ölebilir, kimisi de kaç yüzyıl geçse de ruhunu yaşatır. Şarkıların da ruhu var. Dinlemek isteyene tüm kapılarını en güzel şekilde açar ve sizin duygularınızla ahenkle dans eder.
Müziğe bakış açım bu zamana kadar böyleydi fakat geçenlerde ruhumu dinlendirmek için radyo açtığımda moralimi bozmaktan ve kafamı şişirmekten başka bir şey yapmadı. Elbette sözüm; pop müziklerinin içinde öylesine yazılmış, ruhsuz şarkılara. Mesela şarkı sözü şöyle; “yavrum kaldır kollarını, teslim ol etrafın sarılı, yürek yemiş sanki mübarek...” yazamayacağım kadar durakladığım şarkılardan birisi. Anlam yok, mana yok. Yok oğlu yok. Diğer şarkı sözü; “çat diye atıyorum resmimizi duvardan herkes nasibini alır giderli şarkılardan, arkasına bakmadan giden birisi var.” “Kaç kere demeli insana biraz açık ol, yok yok beni sevmiyor.” “Sakın düşünme kötü şeyler kalbini kırmasın kötü şeyler, yalnızlığa alışkınlar her zaman bu şarkıyı söyler.” ... Bunlar gibi birçok şarkı sözleri. Bu tarz şarkıların ömrü kelebek misali bence hatta kelebeğin yaşayacağı günden, saatten bile az, saniyelik ömrü olan şarkılar. Hâlbuki üstünden ne kadar zaman geçse kalıcı olan Türk Sanat Musikisi ve Türk Halk Müziğimiz var. Her bir şarkısında ayrı bir incelik var. Emel Sayın ne güzel seslendirir şu şarkıyı;
Yalancı dünya gibi yalancısın sevgilim
Sen mevsimler gibisin değişirsin sevgilim
Sevgiliye olan sitemi, onun kötü sayılabilen yalancılığını mevsimlere benzeterek ne kadar ince ve edepli bir üslupla dile getirmiş. 
Leyla Bir Özge candır
Kara gözlü ceylandır
Doyulmaz hüsn-ü andır
Kanılmaz bir içim su
Leyla, Leyla ah Leyla
... dizeleriyle sevgiliye olan aşkı ne de güzel anlatmış Sadettin Kaynak. “Güle sorma, o bilmez aşkı, sevdayı, neşeyi, Lâleye sor, çiğdeme sor, mor menekşeye sor.” Velhasıl kıymetli sayacağım bestelenen o kadar kalıcı şarkılar var ki, insan dinlerken gerçekten o duyguyu yaşıyor. İşte o zaman diyebiliyorum şarkılar ruha şifa diye. O zaman keyif alıyorum dinlerken. İnsanın ruhu manayı anlar, zarafeti anlar, inceliği anlar. Ömürlük diyebileceğim şarkı sözlerinde her türlü şifa var.
Şarkıların ömrü sözlerine, bestesine, güftesine ve seslendiren sanatçıya göre ahenk kazanıyor bence. Aslında her ne kadar 21. yüzyıl pop şarkıları trajikomik bir halde olup, içimizi karartsa da sıkıntı yok. Zaten ömürleri kelebek misalidir. Biz ağımızda rayiha bırakan tatlar misali ömürlük şarkılara bakalım. Öyle ya onlar ölümsüzdür. İçimizde daima yaşarlar.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEBEP - İLKER SONER

Öncesi olmadı yokun Sen bir yokluk kavurdun Üfledin çıkan dumana Dağıldı kokusu dünyamızda. Nedir bu his alaca Nefesin mi Yoksa Yok mu  Kalır burnumuzda. Şimdi Ne sebeptir  Ne sebep olamaz İntiharımıza...  

HAKİKATLERİN ACI EŞİĞİ - İLTÜZER OKAN

Hayatımızda doğruluk adı altında yaşadığımız her ne varsa, tamamının sınırında durulan bir nokta vardır: Hakikat... Çok basittir ama çoğu zaman basit diye dikkate alınmayan bu hassas nokta, ‘acı eşiğinin’ zorlandığı an onunla yüzleşmek zorunda kalınır. Bu yüzleşme kimi zaman hakikatin kendisiyledir, kimi zaman ise sadece acısıyladır. Reis Bey (Hâkim)... Hakikatin hem kendisiyle hem de acısıyla yüzleşen adam. Duruşma esnasında kullandığı “ Suç her zaman edebiyata muhtaçtır. Siz kupkuru hakikate cevap veriniz! ” cümlesi, onun hayata bakışının, kendi gözünde doğru olduğuna inandığı gerçeklerinin bir ifadesini verir. Fakat her gerçek doğru mudur? Bu soruyu kendi elleriyle yazdığı mahkeme defteri yanıtlar: Hakikati biliyor, fakat hakikatle çelişse bile kendi doğrusunu uyguluyordu. Yargıladığı bir genci suçlu olduğuna inanmadığı halde idama mahkûm etmişti. Kendince doğru olanı yapmıştı ve bunu “ Mahkum ettiğim o değil, mücerret fiildir... Varsın, bir kötünün bürünmesi ihtimali olan masu