Ana içeriğe atla

GİTME KAL KENDİNDE - ZEYNEP SANDALOĞLU


Biz insanlar bir şekilde yaşayıp gidiyoruz.  Hayat akıp gidiyor ‘dur’ demek olmuyor. Bir ırmak misali akan şu zamanın içine neler sığmıyor ki? Mutluluklar, acılar, hasretler, kaybedilen değerler; ahlâksızlıklar, iftiralar... Kısacası insanı mutlu ya da mutsuz eden her durum yaşanıyor. Hayatın bu tempolu ve zor koşulları altında bir de üstüne insanların kendi elleriyle yaptığı kötülüklerle uğraşıyoruz. İnsanın kendine ait dertleri kendine yetiyorken çevremizde yaşananlara kayıtsız kalamıyor ve zihnimizi yoruyoruz. Bu yaşanan ya da yaşatılan durumlar kendimizle olan bağımızı koparıyor. Bir süre sonra dünyaya kendi gözünden değil de başkasının gözünden bakmaya başlıyoruz. En zor ve sancılı süreçlerimiz bu hallerde başlıyor. Bunalıyoruz ve ne yapacağımızı bilemiyoruz. Bazen bu durumu stresle ve başkasına da bu stresi göstererek yaşıyoruz. Bunlar yaşandıkça da benliğimiz örseleniyor. Kendi iç dünyamız da gitgide zarar görüyor. Kendimizle kalamıyor ve mutlu olamıyoruz. Başkasının dünyasından benliğimize dönemiyoruz. Oysa ki kendimizle irtibatımız kopmasa ne iyi olur. Başkasının gözünden yaşamamaya gayret etsek ne güzel olur. Bu kadar stres ve baskının altında kendimizi mutlu edebilsek ne güzel olur! Şu hayatta insana güven veren şey sadece kendiyle kurmuş olduğu bağdır. Eğer kendimle bağımı koparırsam yaşanan her strese “nehre çabucak akan yaprak misali” kapılıp giderim. Bu yüzden her ne streste olursak olalım, benliğimizle olan irtibatımız güçlü olursa eğer, yaprak misali oradan oraya gitmeyiz.  Şu hayatta her zorluğa karşı “gitme kal kendinde” sloganını kullanabilirsiniz. Acaba hangi durumlar için “gitme kal kendinde” derdiniz?
Herkesin seni anlamadığını düşündüğünde,
Sevdiğin bir insan seni terk edip gittiğinde,
Anne ve babandan ilgi görmediğinde,
Haklı olsan dahi haksızlığa uğradığında,
Milyonlarca kez keşke dediğinde,
Kendini ifade edemediğin tüm zamanlarda,
Fedakârlık yaptığın birinden karşılığını göremediğinde,
Başkasını affetmeye gücün yetmediğinde,
Ruhunun mevsimleri hep sonbaharda kaldığında,
Yüzüne gülüp arkandan çivini kazmışlarsa,
Seni ‘sen’ olduğun için kabul etmediklerinde,
Sürekli basit şeyler için eleştirdiklerinde gitme kal kendinde!
Gitme kal kendinde kardeşim, yaşanan her türlü acıya direnerek. Seni sen yapan yanlarını unutmayarak kal kendinle. Uğraşma insanların ne düşündüğü ile. Kendi fikrin ve kalbin seni destekleyecek en güçlü yanın. Bil kendini, anlamaya çalış. Farklı bakmaya çalış özüne yani benliğine. Saygı duy kalbine ve değerlerine. Herkesin sana inanmadığını, hayatın ve insanların stresinin üzerine oluk oluk aktığı anda hatırla kendini. Kendi benliğine dön; yani evine. Huzur bulduğun ve mutlu olduğun yerine. Güçlendir varlığını. Gerektiğinde “Kılıç Kalkan” ol seni üzen her şeye. Gitme, kal kendinde be kardeşim!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEBEP - İLKER SONER

Öncesi olmadı yokun Sen bir yokluk kavurdun Üfledin çıkan dumana Dağıldı kokusu dünyamızda. Nedir bu his alaca Nefesin mi Yoksa Yok mu  Kalır burnumuzda. Şimdi Ne sebeptir  Ne sebep olamaz İntiharımıza...  

HAKİKATLERİN ACI EŞİĞİ - İLTÜZER OKAN

Hayatımızda doğruluk adı altında yaşadığımız her ne varsa, tamamının sınırında durulan bir nokta vardır: Hakikat... Çok basittir ama çoğu zaman basit diye dikkate alınmayan bu hassas nokta, ‘acı eşiğinin’ zorlandığı an onunla yüzleşmek zorunda kalınır. Bu yüzleşme kimi zaman hakikatin kendisiyledir, kimi zaman ise sadece acısıyladır. Reis Bey (Hâkim)... Hakikatin hem kendisiyle hem de acısıyla yüzleşen adam. Duruşma esnasında kullandığı “ Suç her zaman edebiyata muhtaçtır. Siz kupkuru hakikate cevap veriniz! ” cümlesi, onun hayata bakışının, kendi gözünde doğru olduğuna inandığı gerçeklerinin bir ifadesini verir. Fakat her gerçek doğru mudur? Bu soruyu kendi elleriyle yazdığı mahkeme defteri yanıtlar: Hakikati biliyor, fakat hakikatle çelişse bile kendi doğrusunu uyguluyordu. Yargıladığı bir genci suçlu olduğuna inanmadığı halde idama mahkûm etmişti. Kendince doğru olanı yapmıştı ve bunu “ Mahkum ettiğim o değil, mücerret fiildir... Varsın, bir kötünün bürünmesi ihtimali olan masu