Ana içeriğe atla

BİR HALK NE ZAMAN ÖLÜR? - İBRAHİM TEKPINAR


bir halk başka tanrılar, başka mitoslar, başka saçmalıklar icat etme gücü olmadığı zaman ölür. İlahları solgunlaşır ve  ortadan yok olur” [Emil M. Cioran]
Tüm savaşlar ve iktidarlar gözyaşı medeniyetidir. Galiplerin tarihi yazıcılığında ise ölümler ve işgaller zafere dönüşür. Oysa yenilgiye uğramış bir halkın hafızasına, acıyla kazınır. Savaşçı kavimler, işgallerine meşrutiyet kazandırmak ve sağlamlaştırmak için toplumun kültürel hafızasını silmeyi keşfetmişler. Böylelikle yeni bir toplum inşa edilmesi ve asimilasyon kolaylaşır. Kütüphanelerini, dilini, sanatını, kültürünü, masallarını yitirmiş halk, oğullarının da ölümü eklenince daha büyük bir ölümle (yıkımla) baş başa kalır. 
İskender’in Kutsal Kitapları Yağmalaması 333: 
İskender Pers ordularını yendikten sonra İran’a girer ve Pers başkentindeki binlerce yazmayı yok ettirir (Yakılan eserler arasında Zerdüştlerin kutsal kitabı Avesta’nın el yazmaları da vardır) 
Haçlıların Ortodoks Eserlerini Yok Etmesi 1204: 
Katolik Haçlı orduları 1204 yılında İstanbul’u ele geçirdiklerinde buradaki Ortodoks eserlerini yok etmişlerdir.
Moğol İstilası ve Bağdat Kütüphanesi 1258:
Moğolların Abbasiler döneminde Bağdat işgali hem Müslüman tarihçilerin anlatımıyla hem de Avrupalıların anlatımıyla dehşettir. Bu savaş, istila sonrası Moğollar Abbasilere son verip İlhanlı devletinin kurulmasına vesile olur. Moğol ordusu şehri yerle bir edip, kütüphaneleri yağmalar. Özellikle Bağdat Kütüphanesi’nin yağmalanmasıyla ilgili oldukça dehşet şeyler anlatılır. Gittikleri zamanda şehri yeniden kurmak için Moğollar artların da birilerini bırakıp şehri tekrar kendi mimarilerine göre imar ederler.
Viyeçnitsa Kütüphanesi ve Taş Köprü 1992: 
General Tito’nun ölümüyle başlayan ekonomik krizlerden ve bunalımlardan sonra Yugoslavya Sosyalist Federatif Halk Cumhuriyeti dağılmıştır. 1991 senesine gelindiğinde ayrılmalar başlamıştır. 1992 senesinde de ise Bosna Hersek’in referandum sonucunda bağımsızlığını ilan etmesinin ardından, 6 Nisan 1992’de Sırp güçleri başkent Saraybosna’yı ablukaya almış ve saldırılara başlar. 3 buçuk yıl süren ve yüz binlerce masum insanın hayatını kaybetmesine, milyonlarcasının evlerini terk etmesine yol açar. Aşırı milliyetçi Çetniklerin bombalaması sonucu Saraybosna’da bulunan Viyeçnitsa Kütüphanesi 25 Ağustos 1992’de top ateşi sonucu çıkan yangınla içinde Bosna Hersek ve dolayısıyla Avrupa ve Osmanlı tarihinin de arşivlendiği belgelerle birlikte 155 bini el yazması olan iki milyondan fazla kitap yok olur. Yine Saraybosna’da bulunan taş köprü bombalanarak yıkılır.
Taliban ve Buda Heykeli’nin Patlatılması 2001: 
Afganistan’ın Kabil şehrinin kuzey batısında bulunan Bamyan Vadisinde denizden 2500 metre yükseklikte bulunan ve 6. yüzyılda tamamlanan iki heykel, Taliban tarafından 2001 senesinde bombalanıp parçalanmıştır.
Işid; Irak ve Suriye:
Büyük gelir kaynağı tarihi eser kaçakçılığı olan Işid özellikle türbeleri yıkıp bunu da dünya ile paylaşmıştır. Irak’ın büyük kütüphanelerinden birinden  2000 kitabı kamyonetlere yükleyip yakar. The Associated Press’e söylediğine göre, bir Işid militanının yaptığı açıklama şu şekildedir: “Bu kitaplar yalana ve Allah’a itaatsizliğe teşvik ediyor. Bu yüzden yakılacaklar.” Suriye’de Şam’da bulunan sekizinci yüzyıla ait Emevi Camii’nin mozaiklerini param parça edilmiştir. Selahattin Eyyubi’nin karargâh olarak kullandığı Şam Kalesi’ni de hedef alınmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEBEP - İLKER SONER

Öncesi olmadı yokun Sen bir yokluk kavurdun Üfledin çıkan dumana Dağıldı kokusu dünyamızda. Nedir bu his alaca Nefesin mi Yoksa Yok mu  Kalır burnumuzda. Şimdi Ne sebeptir  Ne sebep olamaz İntiharımıza...  

HAKİKATLERİN ACI EŞİĞİ - İLTÜZER OKAN

Hayatımızda doğruluk adı altında yaşadığımız her ne varsa, tamamının sınırında durulan bir nokta vardır: Hakikat... Çok basittir ama çoğu zaman basit diye dikkate alınmayan bu hassas nokta, ‘acı eşiğinin’ zorlandığı an onunla yüzleşmek zorunda kalınır. Bu yüzleşme kimi zaman hakikatin kendisiyledir, kimi zaman ise sadece acısıyladır. Reis Bey (Hâkim)... Hakikatin hem kendisiyle hem de acısıyla yüzleşen adam. Duruşma esnasında kullandığı “ Suç her zaman edebiyata muhtaçtır. Siz kupkuru hakikate cevap veriniz! ” cümlesi, onun hayata bakışının, kendi gözünde doğru olduğuna inandığı gerçeklerinin bir ifadesini verir. Fakat her gerçek doğru mudur? Bu soruyu kendi elleriyle yazdığı mahkeme defteri yanıtlar: Hakikati biliyor, fakat hakikatle çelişse bile kendi doğrusunu uyguluyordu. Yargıladığı bir genci suçlu olduğuna inanmadığı halde idama mahkûm etmişti. Kendince doğru olanı yapmıştı ve bunu “ Mahkum ettiğim o değil, mücerret fiildir... Varsın, bir kötünün bürünmesi ihtimali olan masu