Ana içeriğe atla

ÇIĞLIK - MERVECAN ORAK


Ocağın da bir dili var
Karı var, acısı var
Şubatına yol açar
Güz’ü var, sözü dar.

Mart kapısı açılır, umut verircesine
Nisan yağmuruna, şemsiye tutarcasına,
Mayıs baharında, güneşe dokunur,
Açılır, saçılır denizi okunur..

Haziran akşamları, dalgayla kaybolur kırları,
Temmuzun sıcağı, kavurur, savurur,
Aydınlığıyla durulur..
Bir de sen varsın tabi
Ağustos renkleri, mavisi, yeşili
Dalgın dalgalara, savrulan pervaneleri
Eylül güz’ü, sonbaharın örtüsü.
Dökülür ağaç dalları, savurur rüzgâr.
Eser derinine, deliliğine
Sen mavi martı; üşümedin mi sessiz çığlığa?
Ekim sen miydin gelen? Vapurları kıyıya küstüren..
Gökyüzünde siyah kaçışlar, göçe davet ettiren..
Kasım kabusları, bitişe kalem tutuşları, ah! Bir de alttan alışları.
Aralıklı gülümsüyoruz..
Kapının kenarında, aralanıyor son bakış
İşlenmiş bir yıl daha, deliye hasret,
Zalime dert, huzura bereket..
Bir uzun bekleyiş daha
Yeni kapıların aralanmasına..
Şimdi açalım ocağı, mevsim bekler ellerimizi, seni, beni, bizi...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEBEP - İLKER SONER

Öncesi olmadı yokun Sen bir yokluk kavurdun Üfledin çıkan dumana Dağıldı kokusu dünyamızda. Nedir bu his alaca Nefesin mi Yoksa Yok mu  Kalır burnumuzda. Şimdi Ne sebeptir  Ne sebep olamaz İntiharımıza...  

HAKİKATLERİN ACI EŞİĞİ - İLTÜZER OKAN

Hayatımızda doğruluk adı altında yaşadığımız her ne varsa, tamamının sınırında durulan bir nokta vardır: Hakikat... Çok basittir ama çoğu zaman basit diye dikkate alınmayan bu hassas nokta, ‘acı eşiğinin’ zorlandığı an onunla yüzleşmek zorunda kalınır. Bu yüzleşme kimi zaman hakikatin kendisiyledir, kimi zaman ise sadece acısıyladır. Reis Bey (Hâkim)... Hakikatin hem kendisiyle hem de acısıyla yüzleşen adam. Duruşma esnasında kullandığı “ Suç her zaman edebiyata muhtaçtır. Siz kupkuru hakikate cevap veriniz! ” cümlesi, onun hayata bakışının, kendi gözünde doğru olduğuna inandığı gerçeklerinin bir ifadesini verir. Fakat her gerçek doğru mudur? Bu soruyu kendi elleriyle yazdığı mahkeme defteri yanıtlar: Hakikati biliyor, fakat hakikatle çelişse bile kendi doğrusunu uyguluyordu. Yargıladığı bir genci suçlu olduğuna inanmadığı halde idama mahkûm etmişti. Kendince doğru olanı yapmıştı ve bunu “ Mahkum ettiğim o değil, mücerret fiildir... Varsın, bir kötünün bürünmesi ihtimali olan masu