Ana içeriğe atla

ÖMRÜMÜN İLK NEŞVESİ - YAĞMUR HİCAP


Bir kez daha yürüsem ömrümün o ilk neşvesine diyorum.
O gecenin rengine bir kez daha dokunsam.
Yıldızlar dökülse kâğıdıma bir de,
Her biriyle sırlarımı paylaştığım.
Toplasam ömrümün yamaçlarından kırağıları.
Ve biriktirsem hüzünlerimi,
Nergis kokulu oymalı bir sandıkta da,
Tılsımına abansam.
Yaksam tüm sitemlerimi bir gecenin ayazında.
Bana sadece kelimelerim kalsa,
Bir de ağıtlarım,
Kentin üzerine yaktığım.

Ben şimdi,
Çiçeklerin zarafetine dalarak geçmeye çalışıyorum ötelere.
Zira kelimelerimi kaybettim bir iç yangınında.

Ben, 
Hayat kadar diri,
Ölüm kadar gerçektim oysa.  
Nerede yitirdim düşlerimi?
Hangi zamanın kıyısına vurdu benliğim?
Hangi bad-ı sabanın soluğunu kaçırdım ben?

Yine açılsın pencerelerim,
Hayata salıncaklar kurduğum.  
Kurulsun otağıma,
Mavilerden çaldığım umutlar.
Söylesin dertli şair, yanık kokulu mısralarını.
  
Ben,
Bugünün sancısı, 
Dünün hasretiyim.
Baştan ayağa bir serzenişten ibaretim...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEBEP - İLKER SONER

Öncesi olmadı yokun Sen bir yokluk kavurdun Üfledin çıkan dumana Dağıldı kokusu dünyamızda. Nedir bu his alaca Nefesin mi Yoksa Yok mu  Kalır burnumuzda. Şimdi Ne sebeptir  Ne sebep olamaz İntiharımıza...  

HAKİKATLERİN ACI EŞİĞİ - İLTÜZER OKAN

Hayatımızda doğruluk adı altında yaşadığımız her ne varsa, tamamının sınırında durulan bir nokta vardır: Hakikat... Çok basittir ama çoğu zaman basit diye dikkate alınmayan bu hassas nokta, ‘acı eşiğinin’ zorlandığı an onunla yüzleşmek zorunda kalınır. Bu yüzleşme kimi zaman hakikatin kendisiyledir, kimi zaman ise sadece acısıyladır. Reis Bey (Hâkim)... Hakikatin hem kendisiyle hem de acısıyla yüzleşen adam. Duruşma esnasında kullandığı “ Suç her zaman edebiyata muhtaçtır. Siz kupkuru hakikate cevap veriniz! ” cümlesi, onun hayata bakışının, kendi gözünde doğru olduğuna inandığı gerçeklerinin bir ifadesini verir. Fakat her gerçek doğru mudur? Bu soruyu kendi elleriyle yazdığı mahkeme defteri yanıtlar: Hakikati biliyor, fakat hakikatle çelişse bile kendi doğrusunu uyguluyordu. Yargıladığı bir genci suçlu olduğuna inanmadığı halde idama mahkûm etmişti. Kendince doğru olanı yapmıştı ve bunu “ Mahkum ettiğim o değil, mücerret fiildir... Varsın, bir kötünün bürünmesi ihtimali olan masu