Ana içeriğe atla

NEREDE KALMIŞTIK? - MERVECAN ORAK


Kırılan kalbimi en son ne zaman hissettin?
Kurulan yolların yıkılışını anlatsam,
Adımlarımdaki sızıyı,
Bir çığ gibi ağırlaşan kararlarımı,
Buralar sessiz, buralar sensiz!

Ağlasam çığlıklarımda gezinir misin?
İçimdeki şeffaflığı, şuursuz durgunluğu
Korkularımdaki korkusuzluğu
Yıkık yol kenarına bıraktım sayfalarımı
Anahtarını düşürdüğüm kapının, parçalarını kaybettiğim cam kırıklarının,
Bir sebebi olmalı
Bir sebebi olmalı!
Bunca katettiğim yolu bir kenara bırakmamın.

Ah bu ben! Tırnak uçlarımdaki yorgunluğu atmalıyım.
Sebepsiz duraksadığım kaldırımların
Bir sebebi olmalı.
Şimdi bir vapura binip çağlayanların, şarkıların ahengine kaybolmalıyım.
Sokak çocuklarının etrafında top koşturmalıyım, teri sinmeliydi çizgili kazağıma.
Bir tren geçmeliydi dağların arasından!

Bunca yolu katetmişken,
Bunca yola iz sürmüş, kalemler, kareler bırakmışken şafaklarıma.
Şehirlerin kış savaşına karışmış, renklerin süsüne püsüne dalmıştım.
Nerede kalmıştık?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEBEP - İLKER SONER

Öncesi olmadı yokun Sen bir yokluk kavurdun Üfledin çıkan dumana Dağıldı kokusu dünyamızda. Nedir bu his alaca Nefesin mi Yoksa Yok mu  Kalır burnumuzda. Şimdi Ne sebeptir  Ne sebep olamaz İntiharımıza...  

HAKİKATLERİN ACI EŞİĞİ - İLTÜZER OKAN

Hayatımızda doğruluk adı altında yaşadığımız her ne varsa, tamamının sınırında durulan bir nokta vardır: Hakikat... Çok basittir ama çoğu zaman basit diye dikkate alınmayan bu hassas nokta, ‘acı eşiğinin’ zorlandığı an onunla yüzleşmek zorunda kalınır. Bu yüzleşme kimi zaman hakikatin kendisiyledir, kimi zaman ise sadece acısıyladır. Reis Bey (Hâkim)... Hakikatin hem kendisiyle hem de acısıyla yüzleşen adam. Duruşma esnasında kullandığı “ Suç her zaman edebiyata muhtaçtır. Siz kupkuru hakikate cevap veriniz! ” cümlesi, onun hayata bakışının, kendi gözünde doğru olduğuna inandığı gerçeklerinin bir ifadesini verir. Fakat her gerçek doğru mudur? Bu soruyu kendi elleriyle yazdığı mahkeme defteri yanıtlar: Hakikati biliyor, fakat hakikatle çelişse bile kendi doğrusunu uyguluyordu. Yargıladığı bir genci suçlu olduğuna inanmadığı halde idama mahkûm etmişti. Kendince doğru olanı yapmıştı ve bunu “ Mahkum ettiğim o değil, mücerret fiildir... Varsın, bir kötünün bürünmesi ihtimali olan masu