Ana içeriğe atla

BURALAR HASRET - MERVECAN ORAK


Birden çıkıp geldi rüzgârın,
Denizinden, karama doğru
Savruluyor kirpiklerim
Baş kaldırırcasına,
Pabucu dama atılmış bir görsen.
Ellerinde ne var bilmiyorum,
Gamzendeki huzur savuruyor beni,
Bir yerden, bir yere..
Kış güneşindeki sıcaklık var, zarafetinde.
Bir diyardan, başka bir diyara salan..
Hapsetmişsin beni sana
Özgürlüğü bulmuş bir kuş gibiyim..
Öylece izliyorum, yüzündeki tebessümü..
Birden çıkıp geldi gözlerin
Maviye hasret,
Kah bulut, kah deniz
Kayboluyorum derinlerinde
Birden aklıma çocuklar geldi,
Bir bayram günü harçlığını almış
Neşeyle hava atıyormuşum gibi hissediyorum.
Sen nesin?
Hangi diyarların derinliklerine hapsettin bu güzelliği?
Sahi ellerindeki bir avuç mavi mi?
Hayaller sofrasına davet ediyor.
Buralar sen kokuyor,
Buralar hasret,
Mahkemeye verdim, içimdeki seni
Çok fazla haşir neşiriz diye..
Toprak rengine çalıyor bakışların
Bir utanç sezdim yüzünde.
Şarkının mırıldandığı bu sokak
Bana seni söyler;
Hasretinle yandı gönlüm
Yandı da söndü gönlüm
Ben seni, sana, senle gördüm..
Bugünümün şükrü
Ben seni rüyalarıma, mavi diye örttüm.
Bakınca özgürlüğe uçmak için..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEBEP - İLKER SONER

Öncesi olmadı yokun Sen bir yokluk kavurdun Üfledin çıkan dumana Dağıldı kokusu dünyamızda. Nedir bu his alaca Nefesin mi Yoksa Yok mu  Kalır burnumuzda. Şimdi Ne sebeptir  Ne sebep olamaz İntiharımıza...  

HAKİKATLERİN ACI EŞİĞİ - İLTÜZER OKAN

Hayatımızda doğruluk adı altında yaşadığımız her ne varsa, tamamının sınırında durulan bir nokta vardır: Hakikat... Çok basittir ama çoğu zaman basit diye dikkate alınmayan bu hassas nokta, ‘acı eşiğinin’ zorlandığı an onunla yüzleşmek zorunda kalınır. Bu yüzleşme kimi zaman hakikatin kendisiyledir, kimi zaman ise sadece acısıyladır. Reis Bey (Hâkim)... Hakikatin hem kendisiyle hem de acısıyla yüzleşen adam. Duruşma esnasında kullandığı “ Suç her zaman edebiyata muhtaçtır. Siz kupkuru hakikate cevap veriniz! ” cümlesi, onun hayata bakışının, kendi gözünde doğru olduğuna inandığı gerçeklerinin bir ifadesini verir. Fakat her gerçek doğru mudur? Bu soruyu kendi elleriyle yazdığı mahkeme defteri yanıtlar: Hakikati biliyor, fakat hakikatle çelişse bile kendi doğrusunu uyguluyordu. Yargıladığı bir genci suçlu olduğuna inanmadığı halde idama mahkûm etmişti. Kendince doğru olanı yapmıştı ve bunu “ Mahkum ettiğim o değil, mücerret fiildir... Varsın, bir kötünün bürünmesi ihtimali olan masu