Ana içeriğe atla

HANELER - SAMİ MERCİMEK


Haneler gördüm paslı gözlerle,
İçinde insancıkları besleyen,
Evlatlarını ezer gibi seven,
Bir anne misali haneler gördüm...

Haneler gördüm, 
Sabahları temizlik, deterjan,
Patates kızartması ve çocuk kokan,
Akşamları kapılarından kahkaha veya siyaset duyulan,
Boynunda memur asabiyetiyle
Emekliliğine arşınlayan;
Haneler gördüm durgun...

Haneler gördüm,
Taş duvarları çamurla yamalı,
Menüde değil bahçede yetişen ne varsa,
Sofrası onunla sınırlı,
Tandır başında,
Yüzü, gözü, duman yutmuş cefakar bir analı,
Ve önünde çöplerle belediye arabasına prangalı, 
Halis yiyeceğin ve halis insanların bulunduğu,
Haneler gördüm suskun...

Haneler gördüm,
Üstünde üstelenmeyecek bir markadan,
Ve onun garantisinde lüks bir arabadan,
Yetişemeyeceği ne varsa,
Haylaz bir çocuk misali uzanmaya çabalayan,
Bir nasihatten bin musibete sebep bulan,
Hayat selinde sabit kalmaya çalışan,
Haneler gördüm yorgun...

Haneler gördüm,
Hanesi olanların terk edildiği,
Her tatil günleri,
Hane yolcularına pencerelerden,
Uzaktan uzak kalarak bakan,
Suçlunun suçunu hatta olmayan suçunu sorgulayan,
Boğazında her bayramdan kalma 
Bir düğümü bulunan,
Kötü alışkanlıkları kötülerden değil
İyilerin sessizliğinden öğrenmiş,
Haneler gördüm yılgın...

Bir de hanesizler gördüm,
Normal olan ne varsa yabancı gözlerle bakan,
Eksik olanı eksikle tamamlamayan,
Tam olmak ne ise hep tam olmakla uğraşan,
Boynu hep gülen yüzlere bükük,
Hanesizler gördüm,
Hayalleri yıkık...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ADRESİNİ BULAMAMIŞ YOLCULAR: MEKTUPLAR - MÜZDELİFE YILMAZ

Mektuplar; adresini bulamamış yolcuları, her satırı adresine ulaşamamış yolculukları ‘kelimeleri’ ile taşır. Gönderenin belli olmadığı, alıcısının belirtilmediği ve adresinin bilinmediği hikâyeleri yansıtır. Gönderenin kimi zaman şikâr kimi zaman aşikâr olduğu, bir türlü adresini bulamayan yolculukların yolcuları... Mektuplar... Ah mektuplar... Tez ulaşan kara haberler, fakat bir türlü ulaşılamayan vuslat haberler yığınıdır. Ahh siz mektuplar: Yazdıkça ilmek ilmek dokunan parmakların nakışları, okudukça kalbe çuvaldızı batıran kara kara kelimeler ve okudukça kuşların sevincini konduran, baharın coşkusunu, kır çiçeklerini umut ezgilerini söyleyen kelimeler yığını... Kalbin kalemle dile geldiği sırlar, gözlerin satırlara akıttığı hasretin gözyaşları... Cephede aylardır ana hasreti çeken Mehmetlerin, ekmek parası diye gittiği yeri kendine yurt edinse de kendi vatanının hasretini çeken Ahmetlerin, yetim bir Zehra’nın, yüzünü dahi hatırlamadığı ve huzurevlerine terkedilmiş Ayşe, Fatma, H...

ESER İNCELEMESİ: HALİDE EDİP ADIVAR / ÇARESAZ - MÜZDELİFE YILMAZ

KONU “İMAM NİKÂH VE RESMİ NİKÂH”  Çaresaz, Milli Mücadele’nin önemli isimlerinden ve edebiyatçılarından Halide Edip Adıvar eseridir. Türkiye çağdaşlaşma sürecinin 1961’li yıllarında ele alınır. Adıvar, İstanbul hayatında yaşananları kısa roman şeklinde sunar. Herkesin bildiği gibi Adıvar, Milli Mücadele dönemi kahramanı ve yazarıdır. Ama bu eserde, kendi kabuğunda kavrulduğu İstanbul hayatı görülür.   Eserin İçeriği; Romanın   başkahramanı   olan Mediha; daha küçük yaşta iken annesini kaybeder ve 5-6 yaşlarına kadar evin hizmetçisi tarafından büyütülür. Babası, Sultan II. Abdülhamid’in kilercibaşı kadrosundan Selim Bey’dir ve Sultan’ın tahttan indirilmesiyle görevinden ihraç edilir. Eşini ve işini kaybeden Selim Bey -kendi sonunu hazırlayacak- içkiye başlar. Mediha işe yakın komşuları olan Nikolakiler’in de yardımıyla bir süre sonra yatağa düşen ve vefat edecek olan babasına bakar. Anneden sonra baba ölümüne de şahit olan Mediha, çok çalışır ve Üsküdar Ko...