Ana içeriğe atla

BAKSAM DA BAKMASAM DA - İLKER SONER


Biliyorum,
Bundan böyle yerim olmayacak senin yurdunda
Ve ahlak bekçilerini uyandıramayacağız beraber.
Otostop çekip,
Gülemeyeceğim kapitalizmin kötü esprilerine
Yine bilmeyecek ağladığımı kimse
Başın göğsümde.

Bir hayır vardır söylenecek,
Olmamalıydı zaten.
Yalancıydı diye teselliler dökecek,
Süslü pejmürde bir kadın.
Bir diğeri yazdığım her şiiri,
Kendi üzerine çekmeye devam edecek.
Ta ki, zaman asıl yüzümü
Sessiz sevene gösterecek.
Benimle yaşamadan beni sevmek
Gönlüne kerece ukde düşürecek.

Her zaman olduğu gibi
Kendime dair
Onlara anlatmaya çalıştığım her şey
Bir esrar sanrısında
Daha ontolojik gelecek
Ve biri çıkıp yine;
“Buraya nereden geldik”
Diyecek.

Tanrı buradan söylesin sana
Kandırmıyorum değil mi?
Kandırıyorsam eğer seni
İnan hayat bizi kandırdığı için,
Öyle güzel kanıyorum ki
Öyle güzel
Gülünce, yakıyorsun içimi.
Yakıyorsun da 
Atamıyorum
İçimdeki yokluğun küllerini.

Sevgilim,
Delireceğim.
Bir insan,
Bir insana
Para verecek şimdi.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEBEP - İLKER SONER

Öncesi olmadı yokun Sen bir yokluk kavurdun Üfledin çıkan dumana Dağıldı kokusu dünyamızda. Nedir bu his alaca Nefesin mi Yoksa Yok mu  Kalır burnumuzda. Şimdi Ne sebeptir  Ne sebep olamaz İntiharımıza...  

HAKİKATLERİN ACI EŞİĞİ - İLTÜZER OKAN

Hayatımızda doğruluk adı altında yaşadığımız her ne varsa, tamamının sınırında durulan bir nokta vardır: Hakikat... Çok basittir ama çoğu zaman basit diye dikkate alınmayan bu hassas nokta, ‘acı eşiğinin’ zorlandığı an onunla yüzleşmek zorunda kalınır. Bu yüzleşme kimi zaman hakikatin kendisiyledir, kimi zaman ise sadece acısıyladır. Reis Bey (Hâkim)... Hakikatin hem kendisiyle hem de acısıyla yüzleşen adam. Duruşma esnasında kullandığı “ Suç her zaman edebiyata muhtaçtır. Siz kupkuru hakikate cevap veriniz! ” cümlesi, onun hayata bakışının, kendi gözünde doğru olduğuna inandığı gerçeklerinin bir ifadesini verir. Fakat her gerçek doğru mudur? Bu soruyu kendi elleriyle yazdığı mahkeme defteri yanıtlar: Hakikati biliyor, fakat hakikatle çelişse bile kendi doğrusunu uyguluyordu. Yargıladığı bir genci suçlu olduğuna inanmadığı halde idama mahkûm etmişti. Kendince doğru olanı yapmıştı ve bunu “ Mahkum ettiğim o değil, mücerret fiildir... Varsın, bir kötünün bürünmesi ihtimali olan masu