Ana içeriğe atla

BEN - APOKRATES



Ben Âdem’in içinde bir gizim.
Ben en onulmaz en bulunmaz bir şifayım,
Yaprağın ucunda ha düştü düşecek olan çiğ.
Benim zalimin içindeki en büyük keşkenin sebebi benim.
Şairin şiirlerinde durakladığı mısra benim.
Ben Meryem’in kanatlarının rengi.
Ben İsa’nın yeniden dirilttiği ölüyüm, 
Kudüs’ün içinde sessizce inleyen benim.
Ben mabetlerin köşe duvarı mabetlerin şerefesiyim.
Okyanusların dibinde gözü kapalı balık.
Ben Musa’nın elinde bir canavara dönüşen asayım.
Ben Zekeriya’nın gizlendiği ağacın kovuğu.
Ben Nuh’u sular üzerinde gezdiren gemiyim.
Ben Barbaros Hayrettin’in sakallarından fışkıran duayım.
Ben Fatih’in denize sürdüğü hırçın at.
Yavuz Sultan Selim Hân'ın bıyığının burmasıyım.
Ben Nemrud dağının sabah serin yeli.
Ben Arabi çöllerinin dayanılmaz susuzluğu.
Ben demircinin yorgunlukla indirdiği demir.
Ben huzurun rahatlığa baş koyduğu yastık.
Ben sağır.
Ben dilsiz.
Ben ağma.
Ben ve ben
Sen kimsin?




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEBEP - İLKER SONER

Öncesi olmadı yokun Sen bir yokluk kavurdun Üfledin çıkan dumana Dağıldı kokusu dünyamızda. Nedir bu his alaca Nefesin mi Yoksa Yok mu  Kalır burnumuzda. Şimdi Ne sebeptir  Ne sebep olamaz İntiharımıza...  

HAKİKATLERİN ACI EŞİĞİ - İLTÜZER OKAN

Hayatımızda doğruluk adı altında yaşadığımız her ne varsa, tamamının sınırında durulan bir nokta vardır: Hakikat... Çok basittir ama çoğu zaman basit diye dikkate alınmayan bu hassas nokta, ‘acı eşiğinin’ zorlandığı an onunla yüzleşmek zorunda kalınır. Bu yüzleşme kimi zaman hakikatin kendisiyledir, kimi zaman ise sadece acısıyladır. Reis Bey (Hâkim)... Hakikatin hem kendisiyle hem de acısıyla yüzleşen adam. Duruşma esnasında kullandığı “ Suç her zaman edebiyata muhtaçtır. Siz kupkuru hakikate cevap veriniz! ” cümlesi, onun hayata bakışının, kendi gözünde doğru olduğuna inandığı gerçeklerinin bir ifadesini verir. Fakat her gerçek doğru mudur? Bu soruyu kendi elleriyle yazdığı mahkeme defteri yanıtlar: Hakikati biliyor, fakat hakikatle çelişse bile kendi doğrusunu uyguluyordu. Yargıladığı bir genci suçlu olduğuna inanmadığı halde idama mahkûm etmişti. Kendince doğru olanı yapmıştı ve bunu “ Mahkum ettiğim o değil, mücerret fiildir... Varsın, bir kötünün bürünmesi ihtimali olan masu