Ana içeriğe atla

İÇİMDEKİ YAĞMUR - SULTAN ÇAYIR


Yağmur silebilir miydi içimizdeki kötülüğü?
Ve ne yapsak geçmeyen kırgınlığımızı?
Alıp götürür müydü beraberinde getirdiği damlarla?
Çamuru temizlediği gibi içimizi de temizler miydi?

Aslında her şeyi silerdi belki “bir damla”;
Bir kötülüğü, bir kusuru, bir kederi, bir üzüntüyü...
Belki de tek gereken yağmuru içimize yağdırmaktı,
Öyle çözümlenecekti tüm sırlar!

Evet inanmalı insan “her şeyi yapabileceğine”;
İsterse silmeyi isterse yeniden inşa etmeyi.
Ve yapabileceği en iyi şeydir O:
İçindeki kötülüğü silmeyi bilmeli...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEBEP - İLKER SONER

Öncesi olmadı yokun Sen bir yokluk kavurdun Üfledin çıkan dumana Dağıldı kokusu dünyamızda. Nedir bu his alaca Nefesin mi Yoksa Yok mu  Kalır burnumuzda. Şimdi Ne sebeptir  Ne sebep olamaz İntiharımıza...  

HAKİKATLERİN ACI EŞİĞİ - İLTÜZER OKAN

Hayatımızda doğruluk adı altında yaşadığımız her ne varsa, tamamının sınırında durulan bir nokta vardır: Hakikat... Çok basittir ama çoğu zaman basit diye dikkate alınmayan bu hassas nokta, ‘acı eşiğinin’ zorlandığı an onunla yüzleşmek zorunda kalınır. Bu yüzleşme kimi zaman hakikatin kendisiyledir, kimi zaman ise sadece acısıyladır. Reis Bey (Hâkim)... Hakikatin hem kendisiyle hem de acısıyla yüzleşen adam. Duruşma esnasında kullandığı “ Suç her zaman edebiyata muhtaçtır. Siz kupkuru hakikate cevap veriniz! ” cümlesi, onun hayata bakışının, kendi gözünde doğru olduğuna inandığı gerçeklerinin bir ifadesini verir. Fakat her gerçek doğru mudur? Bu soruyu kendi elleriyle yazdığı mahkeme defteri yanıtlar: Hakikati biliyor, fakat hakikatle çelişse bile kendi doğrusunu uyguluyordu. Yargıladığı bir genci suçlu olduğuna inanmadığı halde idama mahkûm etmişti. Kendince doğru olanı yapmıştı ve bunu “ Mahkum ettiğim o değil, mücerret fiildir... Varsın, bir kötünün bürünmesi ihtimali olan masu