Ne haddeden süzülmüş boyun,
Ne dökülmüş şişeden mey dudakların,
Ne fayda her durumda sana aldanan...
Karşında biçare, Nedim gazeli gibi parlayan
Kısa mesafede durmadan sıra sıra
Karşıma çıkan en acele vasıtayla
Peşinde bir şehri kovalayan.
Damdan dama atlayan,
Düşen,
Gözden, gökten ve gönülden
Boşluğa bir çerçeve gibi sinen
Sesleriyle ve akisleriyle kesik,
İniş takımlarındaki o çaresiz eksiklik
Düşmek budur sevgilim, düşmek
Etteki o müthiş eziklik
Firâz-ı zirve-i Sînâ-yı kahra yükselerek*
Ne dökülmüş şişeden mey dudakların,
Ne fayda her durumda sana aldanan...
Karşında biçare, Nedim gazeli gibi parlayan
Kısa mesafede durmadan sıra sıra
Karşıma çıkan en acele vasıtayla
Peşinde bir şehri kovalayan.
Damdan dama atlayan,
Düşen,
Gözden, gökten ve gönülden
Boşluğa bir çerçeve gibi sinen
Sesleriyle ve akisleriyle kesik,
İniş takımlarındaki o çaresiz eksiklik
Düşmek budur sevgilim, düşmek
Etteki o müthiş eziklik
Firâz-ı zirve-i Sînâ-yı kahra yükselerek*
Ölmek gibi leziz.
*Ahmet Haşim’in “Ölmek” şiirinden.
Yorumlar
Yorum Gönder